Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi | Mehmet Akif Ersoy Uygulama ve Araştırma Merkezi

Mehmet Akif Ersoy’un Ölümünün 80. Yılında Anılması Kapanış Paneliyle Son Buldu

Üniversitemiz ve Anadolu Mektebi tarafından düzenlenen "Vefatının 80.Yılında Akif'i Anmak Asım'ı Yaşamak" programının kapanış töreni, Üniversitemiz Konferans ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirildi.

Anadolu Mektebi Okuma Guruplarının Mehmet Akif Ersoy’un Ölümünün 80. Yılında onu anlatarak anmaları kapanış paneliyle son buldu.

Kapanış programı panelin Moderatörlüğünü yaptığı Büşra TURHAN tarafından “Akif’in Huzurunda” adlı manifestosunu okuması ile başladı. Daha sonra panelde Bengisu YAĞCI “Mehmet Akif’in Karakter Özellikleri”; Ülkü POYRAZ “Mehmet Akif Ersoy’un Eğitim Anlayışı ve Eğitime Verdiği Önem”;  Behiye ÜNALAN “Mehmet Akif’in Milli Birlik Düşüncesi” ve Merve VARDIM “Mehmet Akif’in Mısır Hayatı ve Kur’an Meali” konularını ele aldılar.

Panel sonunda "Vefatının 80.Yılında Akif'i Anmak Asım'ı Yaşamak" programı değerlendirme sunumlarına geçildi. İlk değerlendirmeyi Araştırmacı yazar Tahsin YILDIRIM yaptı. YILDIRIM, “Akif hakkında yapılan araştırmaları okuyup, özümsediklerini görmek bizleri de mutlu etti. Okuma guruplarında güzel metotlar uygulandığını görüyoruz. Metni nasıl bakılması gerektiğini görmüşler, neyi nasıl okumaları gerektiğini ve bunu Mehmet Akif’in gözünden yapıyor olmalı gerçekten çok değerlidir. Öğrencilerin okuduklarına kendi görüşlerini de atmaları ilmi ahlakın geliştiğinin göstergesidir. Bunlara şahit olmak gurur vericidir.” ifadelerini kullandı.

“Gençlerin bu güzel analiz ve sunumlarından söz söylemek gerçekten kolay değil” diyen Rektörümüz Prof. Dr. Adem KORKMAZ ise sözlerine şöyle devam etti: “Mehmet Akif bugün bizim için çok daha farklı anlamları ifade ediyor. Mehmet Akif’i tarihin bir döneminde anma ya da hatırlama sınırlılığı içerisine hapsedersek eksik bir okuma yapmış oluruz. Esas tarihsel şahsiyetleri ve dönemleri bugünün sınırlarından günümüze taşıyarak bize neler anlatıyor ya da nasıl dersler çıkarmalıyız konusunda çok çaba sarf etmemiz gerekiyor. Her tarihsel şahsiyetin kendi tarihsel olaylar karşısında aldığı ve sergilediği tavır ve davranışlar değişebiliyor. Akif’in de eser ve davranışlarını incelediğimizde O da elbette bir Türk ve İslam tarihinin en zor dönemlerinde belirli okuma ve düşüncelerini ifade etmiştir. Benim en çok önemsediğim konu; kendi şahsiyet ve kendi kişiliğinde içselleştirmediği hiçbir şeyi yazmamış, söylememiş ve bunu hiçbir kimseye önermemiştir. Akif bu yönüyle birçok şairden, düşünce adamlarından ya da felsefeciden ayrılır. Gücünün yettiği her ölçüde söylediğini yapmış ya da yapmaya çalışmıştır. Yapamadığı zaman da içine kapanmış ve kendi iç dünyasında estirdiği fırtınalarla neredeyse kendine kahretmiştir yani bu kadar güçlü bir kişilik sahibidir. Şartlar el vermediği zaman da bulunduğu ortamı terk ederek, vatanı için vatanından bile ayrılmayı göze almış kimlik sahibi biridir. Onun için tarihsel hadiseleri değerlendirirken tarihin kendi sınırlarında kalmayıp bugüne taşımak ve bugünü özümsemek oldukça önemli.  O gün bölünmeyelim parçalanmayalım diyen Akif bugün de aynı şeyi söylüyor bize. Bugün İslam coğrafyasında yaşananlar Akif’in döneminde yaşananlardan çok da farklı değil. Bugün kendi kulvarı içerisinde etnik ya da mezhebi farklılıklarıyla birbirine düşmüş, birbirinin kanı üzerinden varlığını sürdürmeye çalışan durumları gördükçe Akif’i hatırlamamak anmamak ve anlamamak mümkün değil. Bu anlamda söylenecek çok şey var. Oturumlara katılan gençlerimize bu güzel sunumlarından dolayı teşekkür ediyor, okuma gurubunda emeği geçen herkese saygılar sunuyorum.”

Mehmet Akif Ersoy’un bu toprakların özü, özeti olduğunu vurgulayan YÖK Yönetme Kurulu Eski Üyesi Prof. Dr. Durmuş GÜNAY ise Akif gibi dava adamlarının toplumun tüm sorunlarını omuzlarında hissettiğine vurgu yaparak her devrin ayrı rengi olduğunu, bunu da o devrin tüm sorunlarını sırtlanmış olan yazar ve şairlerden anlayabileceğimizin altını çizdi.

Tarım ve Köy İşleri eski Bakanı Anadolu Mektepleri Okuma Gurupları Kurucusu Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ ise “Bugün bizim çok mutlu bir günümüz. Biz çok mütevazi insanlarız. Dışa dönük yönümüz çok zayıf, bunu önemsemiyoruz. Biz içe doğru derinleşmekten bahsediyoruz. Bu çalışmanın altında yatan en temel sebebi şudur; Türkiye’nin 100 yıllık birikimi 21. asrın başında tüm gücünü kullanarak Türkiye’yi belli bir noktaya getirdi. Türkiye’ye bir dönüşüm sağladı ama bu geldiğimiz nokta, ulaşmamız gereken noktaya çok uzak. Bir benzetme yapmak gerekirse; biz ulaşmamız gereken bir hedefte kendi düşünce ve medeniyetimizin 21. asırda kendi sistemini oluşturması gerekiyor ama bizim geldiğimiz nokta, o sistemi kuracağımız konuma geldik. Daha kurmamız gereken sistemle ilgili bir şey yapmadık. Yorulduk. Bizim birikimlerimiz anca bu noktaya kadar getirdi. 1980 öncesi neslin birikimleri bizi ancak Türkiye’de kendi kaderimize hükmetme gücüne ulaştırdı. Sadece zeminini oluşturduk daha üzerine bir şey inşa edemedik. Bu neslin bu zemine inşa edecek kabiliyeti yetmiyor. Bizim inşa edecek nesle ihtiyacımız var. Bu genç kapasitemizin içinden, insanlar içerisinden öyle kafalar yetiştirilmelidir ki büyük bir idealin yorulmaz mensupları olarak, ruhları diri, ölünceye kadar diri kalacak bir nesil olmalı. Ancak onlar inşa edebilir. Böyle düşünüyorum. Mehmet Akif Ersoy Üniversitemize de çok teşekkür ediyorum. Bu programımızı burada yapmak istediğimizde hiç nedensiz kabul ettiler. Asımın neslinin asımı konuşmaları için Süleyman Demirel Üniversitesi ile de çalışılacak dedik, olur dediler. Bu üniversitemizin gönül genişliğinin göstergesidir. Emeği geçen Başta Rektörümüz Prof. Dr. Adem KORKMAZ ve ekibi olmak üzere herkese çok çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Program, Tarım ve Köy İşleri eski Bakanı Anadolu Mektepleri Okuma Gurupları Kurucusu Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ’ye Rektörümüz KORKMAZ tarafından Üniversitemiz anmalığı verilmesi ile son buldu.

Görseller